Dahlialar ve kurutulmuş güllerden oluşan o çift halkalı aranjman cam vitrine yerleştirildiğindeÖğleden sonraki güneş ışığı bile, iç içe geçmiş çiçek tarhına doğru çekiliyor gibiydi. İki gümüş grisi metal halka üzerinde, yıldız çiçeklerinin yumuşak güzelliği ve kurumuş güllerin yoğun sıcaklığı birbirine karışmıştı. Gerçek çiçeklerin kokusu olmadan, ancak donmuş form aracılığıyla, çarpışma ve kaynaşma üzerine bir şiir yazılmıştı. Alevlerin öptüğü güllerin yanık izleri, yıldız çiçeklerinin katman katman yapraklarıyla iç içe geçerek, kelimelerin ifade edebileceğinden daha dokunaklı bir görüntü oluşturmuştu.
Gül, çift halkanın iç tarafına sabitlenmişti ve dış taraftaki büyük zambaklarla harika bir kontrast oluşturuyordu. Kurutulmuş güllerin ortaya çıkışı, bu narin güzelliğe ateşli bir dokunuş katmıştı. Bakışlar nergislerden güllere kayarken, sanki ilkbaharın sabah sisinden sonbaharın şenlik ateşine adım atmış gibi hissediliyor. Tamamen farklı iki atmosfer tuvalde buluşuyor, ancak hiçbir uyumsuzluk hissi yok.
Yatak odasının başucuna astığınızda, beklenmedik bir şekilde uyumadan önce görsel bir rahatlık kaynağı haline geliyor. Gerçek çiçekler gibi solma derdi yok, tozunu almakla da uğraşmanıza gerek yok. Yine de, herhangi bir dekorasyondan daha kolay bir şekilde insanların duygularını birbirine bağlayabiliyor. Bu çift halka, sessiz bir giriş gibi davranarak, her insanın anılarını çeşitli köşelerden çıkarıp çiçek yatağında birleştirerek yeni bir hikaye oluşturuyor. Parlak bir renk etkisi yok, ancak zengin dokusuyla, onu gören herkesin kendi yankısını bulmasını sağlıyor.
Duvara asılı, sessiz ve hareketsiz duruyor; ancak yapraklarındaki kıvrımlar ve yanık izleriyle, yanından geçen herkese tutkulu ve büyüleyici bir hikaye anlatıyor.
Yayın tarihi: 17 Temmuz 2025